Yoğun sislerin arasında genç bir kadın, gözleri bağlı ve kolları sımsıkı bedenine sarılmış halde, etrafını kuşatan sekiz kılıcın oluşturduğu hapishanede duruyordu. Başlangıçta çaresizliğine boyun eğmiş gibiydi, ancak dikkatlice bakan biri, iplerin gevşek bağlandığını ve kılıçların aslında onu tutmadığını fark edebilirdi. Kadının gerçek tutsaklığı, dışarıdaki engellerde değil, zihnindeki korku ve sınırlayıcı düşüncelerdeydi. Eğer cesaret edip bağlarını çözer, gözlerindeki bandı çıkarırsa, özgürlüğünün aslında bir adım ötesinde olduğunu görecekti. Bu kart, kendi zihnimizin yarattığı sınırlamalardan kurtulmanın ve özgürlüğümüzü yeniden kazanmanın mümkün olduğunu hatırlatır.
Genç bir kadın, gözleri bağlı ve etrafı kılıçlarla çevriliyken uzun süre dışarıdan kurtarılmayı beklemişti; ancak bir gün fısıltıyla gelen iç sesi, kurtuluşun yalnızca kendi ellerinde olduğunu söyledi. Ellerindeki iplerin aslında gevşek olduğunu fark ettiğinde, korku ve şüphe zincirlerinin kendi zihninin yarattığı engeller olduğunu anladı. Cesaretle göz bağını çıkardı ve kılıçların arasından özgürce yürüdü; özgürlüğe giden yol aslında hep açıktı, tek engel zihnindeki yanılsamalardı. İşte Eight of Swords terste belirdiğinde, kişinin kendi zihinsel hapishanesinden kurtulmaya başladığını, korkularını aşmaya cesaret ettiğini ve özgürlüğe doğru ilk adımını attığını anlatır.