Genç bir zanaatkâr, küçük atölyesinde sabırla sekizinci pentaklı tamamlamak üzereydi; önünde dizili yedi mükemmel pentakla baktığında, emeğinin her vuruşunda ustalaştığını anladı. Çekiç darbelerinin ahenkli sesi, onun sabırla ve tutkuyla kendini adadığı işin sembolüydü. O an fark etti ki gerçek zenginlik, disiplinle, detaylara verilen önemle ve mükemmelleşme arzusuyla elde edilir. Bu kart, sana da şunu fısıldar: Odaklan, emek ver ve tutkuyla devam et—çünkü gerçek başarı, sürekli çalışarak kendini geliştirmekten geçer.
Usta bir zanaatkâr, küçük atölyesinde gece gündüz mükemmellik için çalışıyordu; ancak zamanla yaptığı işe duyduğu tutku, yerini monotonluk ve isteksizliğe bıraktı. Bir gün, atölyesinin duvarında sıralanmış sekiz pentagramlı para figürüne baktığında, onları üretirken hiçbir zevk almadığını ve eserlerinin ruhsuzlaştığını fark etti. Azmi ve odağı kaybolmuştu; emekleri artık içten gelmiyor, sadece bir zorunluluk olarak görülüyordu. İşte o an, hayatının anlamını yalnızca dış başarıda değil, içsel tatminde bulması gerektiğini anladı.