Kadim bir ormanın derinliklerinde, dört elementin sembollerinin olduğu altın bir masanın başında genç bir büyücü durur; başının üzerinde sonsuzluk işareti parlar ve elindeki asa gökyüzüne, diğer eli ise yere işaret eder. Bu büyücü, gökyüzünün bilgeliğini yeryüzünün gerçekliğiyle birleştirerek, hayallerini gerçeğe dönüştürmek için gerekli tüm güçlerin kendi içinde olduğunu bilir. Ona bakanlar, onun öz güvenini, yaratıcılığını ve niyetinin saflığını hissederler; çünkü o, potansiyelini fark etmiş ve kendisine verilen armağanları kullanmaya hazırdır. Bu hikâye, sana seslenir ve der ki: Sen de Magician gibisin; yaşamını şekillendirmek için gereken yetenek, odaklanmış irade ve sonsuz olasılık, zaten senin içinde mevcut.
Bir zamanlar tüm elementlerin sembollerini masasında toplayan yetenekli bir büyücü vardı; ancak gücünün sarhoşluğuna kapılarak gerçek amacını unuttu ve yeteneklerini manipülasyon için kullanmaya başladı. Kutsal sonsuzluk sembolü başının üzerinde belirsizleşti ve parıltısını kaybetti, büyücünün enerjisi dağılmaya ve niyetleri bulanmaya başladı. Artık evrenin ona bahşettiği kaynakları boşa harcıyor, sözleriyle gerçekleri çarpıtıyor ve kendi illüzyonunda kayboluyordu. Bu hikâye, ters dönmüş "The Magician" kartının uyarısını taşır: İçindeki gücü yanlış kullanma, özünü hatırla ve yeteneklerini dürüstlükle kullan ki kendi yarattığın yanılsamaların tuzağına düşmeyesin.