Bir gece vakti, ay ışığının altında sekiz altın kupayı geride bırakan bir adam, sessizce dağlara doğru yola çıkar. Kupalar hâlâ dik ve sağlamdır, ancak adam bilir ki ruhunun derinliklerinde bir şey eksiktir, bu yüzden bilinmezliğe doğru yürümeyi seçer. Arkasına bile bakmadan, yalnızlığı ve bilinmezi göze alarak kalbinin çağrısına uyar. Bu kart, geçmişteki huzur ve rahatlığı geride bırakıp, içsel doyum ve anlam arayışı için cesaretle yeni bir yolculuğa başlamanın simgesidir.
Genç bir adam, hayatındaki zorluklardan kaçmak için gece vakti gizlice sekiz kupayı ardında bırakıp uzak diyarlara doğru yürüdü; ama kalbindeki boşluk onu sürekli geriye çağırıyordu. Ayın loş ışığı altında geride kalan kupaların parıltısı hâlâ görülebiliyor, terk ettiği şeylerin değerini hatırlatıyordu ona. Yolun ortasında durup geriye baktığında, kaçışının aslında sorunlarını çözmediğini, sadece onları daha karmaşık hale getirdiğini anladı. Bu kart ters belirdiğinde, kaçtığımız şeylerle yüzleşmenin, tamamlanmamış meseleleri çözmenin ve içimizdeki boşluğu anlamlandırmanın önemini hatırlatır bize. Çünkü hiçbir yolculuk, ardımızda bıraktığımız duygularla yüzleşmeden gerçekten tamamlanamaz.