Bir zamanlar varlıklı ama bilge bir adam vardı; altı altın sikkeyle süslenmiş cüppesi içinde, terazisini tutarak şehir meydanında dururdu; etrafında yardıma muhtaç insanlar toplanırdı. Adam, terazisiyle dengeyi gözeterek hakkaniyetle servetini paylaşır, cömertliğiyle kalplerde umut uyandırırdı. Her verdiği sikke, yalnızca maddi bir bağış değil, aynı zamanda evrenin bolluk ve bereket döngüsüne duyduğu güvenin sembolüydü. Böylece hem veren hem alan, alma-verme dengesinin derin bilgeliğini fark eder; paylaşmanın, bolluk enerjisini çoğaltan manevi bir eylem olduğunu sezgisel olarak hissederdi. İşte Six of Pentacles kartı bize tam da bunu öğretir: Bolluk içinde paylaşmayı, cömertlik ve adaletle dengeyi korumayı.
Bir zamanlar varlıklı bir tüccar, altın terazisini kullanarak çevresindekilere cömertçe para dağıtırdı; ancak bu cömertlik, kalpten değil, üstünlük duygusundan kaynaklanıyordu. Günün birinde tüccarın şansı döndü ve terazisi ters döndüğünde, verdiği iyilikleri karşılık bekleyerek yaptığını fark etti. Şimdi yardıma ihtiyacı olduğunda, etrafındaki insanlar onun bencil niyetlerini hissederek ona sırt çevirdiler. Böylece tüccar, gerçek cömertliğin karşılık beklemeden verilmesi gerektiğini ve bencillikle yapılan iyiliklerin er geç yalnızlık ve pişmanlık getireceğini öğrendi.