Bir zamanlar bereketli ve yeşil bir ormanın kalbinde, altın tacıyla tahtında oturan zarif bir kraliçe yaşardı; kendini sevgiyle doğaya adamış, çevresindeki tüm canlıları besleyen ve koruyan kutsal bir anneydi bu. Ayaklarının dibinde başaklar olgunlaşır, sular özgürce akar ve çiçekler sevgiyle açardı; çünkü onun varlığı bolluk, güzellik ve doğurganlığın sonsuz gücünü simgeliyordu. Kraliçe, içindeki yaratıcı enerjiyi şefkatle ve güvenle kucaklayarak, hem kalbinin sesini dinlemeyi hem de varoluşun keyfini çıkarmayı öğretiyordu ziyaretçilerine. İşte bu kraliçe, Tarot'un İmparatoriçe kartıdır; bize içsel bilgeliğimizle bağlantı kurmayı, hayatımızda bolluk ve uyumu kucaklamayı ve sevgi dolu bir yaratıcılıkla dünyaya dokunmayı hatırlatır.
Bir zamanlar bereketli bir bahçenin ortasında tahtına kurulmuş, güzelliğiyle ve şefkatiyle ünlü bir İmparatoriçe vardı; fakat zamanla o kendi ihtiyaçlarını ihmal ederek sevgisini ve ilgisini hep başkalarına dağıttı. Bahçesi bakımsızlıktan soldu, akan nehir kurudu ve toprağı çatladı, çünkü bereketin kaynağı olan İmparatoriçe, içindeki yaratıcılığı ve öz sevgiyi unutmuştu. Ters dönmüş tacı, gücünün dışarıya aktığını ve kendine değer vermeyi ihmal ettiği için yaşam enerjisinin tükendiğini simgeliyordu. Bu hikâye bize hatırlatır ki, başkalarına verdiğimiz sevgi ancak kendi iç dünyamızı besleyerek denge bulur, aksi halde bolluk ve bereket yerini kuraklığa bırakır.